İş dünyası emtia fiyatlarından şikâyetçi: Domino etkisi gibi kriz

Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla, tüm dünyayı etkileyen ’emtia krizi’ni masaya yatırdı.

Yaşar Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Umut Halaç, dünyadaki emtia krizinin nedenlerinin ‘pandemi, kuraklık ve lojistik hizmetlerindeki aksamalar’ olduğunu söyledi.

EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer ise, pandemi başından bu yana büyüyen arz darboğazları ve ona bağlı olarak emtia fiyatlarının 2011’den bu yana en yüksek düzeye gelmesinin, küresel ekonomik toparlanmaya ayak bağı olduğuna dikkat çekti ve yaşanan olumsuzlukları “domino etkisi gibi kriz” olarak niteledi.

‘TİCARETİN RİTMİ BOZULDU’

Yelkenbiçer, “Artan ham madde fiyatlarından çip gibi bileşenlerin eksikliğine, limanlardaki yoğunluklardan, lojistik sektöründe çalışan eleman yetersizliğine kadar tedarik zincirindeki sıkıntılar küresel ekonominin önündeki en büyük sorunlardan biri olmaya devam ediyor” dedi.

“Pandemide 2 yılı geride bırakıyor olacağız. İhracatçı ihraç edeceği ürünleri üretmek için hammadde bulmakta zorluk yaşarken, bütün zorluklara rağmen üretimini yaptığında da ürününü göndermek için konteyner bulamadı. Konteyner bulduğunda ise astronomik navlun fiyatlarıyla karşı karşıya kaldı” diyen Yelkenbiçer, yaşanan olumsuzlukları şöyle özetledi:

“Deniz nakliyecileri, pandemi döneminde daha karlı olduğu için Çin ve ABD hattına yoğunlaşırken, ABD’de de pandeminin ağır yaşanması nedeniyle limanlara ulaşan konteynerlerin ABD’nin içine dağılımı ve geri dönüşlerinde aksamalar yaşandı.

Çin, dünya konteyner trafiğini kendi lehine bozacak adımları hızla attı. Bu da ticaretin ritmini bozdu. Tüm bu birbiri ardına gelen olgular aslında domino etkisi gibi dünya ticaretine ket vurdu” dedi.

‘BÜYÜME HERKESİN BAŞINA DERT OLABİLİR’

Öte yandan, Yaşar Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Umut Halaç ise,
“Dünya açısından baktığımızda emtia krizinin nedenleri; pandemi, pandemi sonrası seçilen ekonomi politikaları, kuraklık, lojistik hizmetlerinde aksamalardır. Türkiye açısından baktığımızda ise, tercih edilen ekonomi politikaları, döviz kuru hareketliliği, enflasyonist baskılar olarak sıralanabilir” dedi.

“Arz eksikliğinden, döviz kuru değişikliklerinden, ticari rotaların değişmesinden ve iş yapış biçimlerinin farklılaşmasından dolayı büyük sıkıntılar yaşanmakta” diyen Doç. Dr. Halaç, “Bu sıkıntıların da kısa vadede düzelmeyeceği görülmekte. Türkiye’nin durumu bağımlı finansallaşmayla açıklanabilir. 2021’i Türkiye açısından bugünkü performansı ile yine de yüzde 5-5.5 büyüme oranıyla tamamlayabileceğini söyleyebiliriz. Bu büyüme 2022’nin ilk çeyreğinde de gerçekleşebilir ancak ikinci çeyrekten itibaren hem enflasyon hem durgunlukla karşılaşabiliriz” diye konuştu.

Halaç, şöyle devam etti: “Ülkemizde kriz stratejisinin belirlenmesinin şekli değişti. Daha kısa vadeli politikalarla sorunlara yaklaşılır olduk ki bu hiç iyi bir şey değil. Tek çıkışın ekonomik büyüme olduğu düşünülmekte. Ekonomik büyüme adil dağıtılmadığı sürece herkesin başına dert olabilir.” (İHA)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir